Riyad – INA
Irak'ın katılımıyla bugün, Gazze ve Lübnan’a yönelik saldırılar hakkında ortak Arap-İslam Zirvesi başladı.
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman zirveyi açılış konuşmasıyla başlatarak, "Siyonist varlığın Filistin halkına yönelik saldırılarında ısrar etmesinin barış çabalarını engellediğini" belirtti ve "Siyonist varlığın Filistinli kardeşlerimize karşı işlediği soykırımı reddettiğini" yineledi.
Bin Selman, "Lübnan topraklarını hedef alan askeri operasyonları ve Lübnan’ın egemenliğine yönelik ihlalleri kınadı," ve "İran topraklarına yönelik saldırıları" da reddettiğini ifade etti.
Ayrıca, "1967 sınırları içinde başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız bir Filistin devleti kurulması için ortak çabaların devam etmesi gerektiğini" vurguladı ve "Gazze ve Lübnan’da yaşanan ihlalleri" kınadığını dile getirdi.
Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Ebul Gayt, "İşgalin yürüttüğü eylemlerin, bölgede birlikte yaşama geleceğini yok ettiğini" vurgulayarak "Filistin halkının çektiği acılar karşısında sözlerin artık yetersiz kaldığını" belirtti.
Ebul Gayt, "Lübnan'da ateşkesin sağlanmasının zorunlu olduğunu" vurguladı ve "ateşkesin sağlanamamasının daha fazla kan dökülmesine yol açacağını ve bölgede genel bir patlama ihtimalini artıracağını" ifade etti.
İslam İşbirliği Teşkilatı Genel Sekreteri Hüseyin İbrahim Taha ise, "Bu zirvenin, işgalin Filistin ve Lübnan'da eş zamanlı olarak gerçekleştirdiği katliamlarla aynı dönemde yapıldığını" belirterek, "Bu katliamların uluslararası hukukun açık bir ihlali olduğunu" kaydetti.
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, "Arap, İslam ve insanlık görevinin, işgalin saldırılarını durdurmayı ve Gazze'den çekilmesini öngören Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararını uygulama yönünde en yüksek düzeyde dayanışma ve iş birliği göstermemizi gerektirdiğini" belirtti.
Abbas, "dünya ülkelerinden Siyonist varlık ile ilişkilerini kesmelerini" talep ederek "BM Güvenlik Konseyi'nin saldırıların durdurulması kararının uygulanması, Gazze'ye yardım ulaştırılması ve işgalin geri çekilmesi" gerektiğini vurguladı.
Ayrıca "Kudüs'ün tarihsel ve hukuki statüsünün korunmasının önemine" değinerek, "Filistin Devleti'nin egemenlik sorumluluklarını üstlenmesi ve yeniden inşadan önce göçmenlerin evlerine geri dönmelerinin sağlanmasının" gerekliliğine dikkat çekti.
Ürdün Kralı II. Abdullah bin El-Hüseyin, "bölgedeki savaşların durması gerektiğini" belirterek, "Gazze'deki ablukaya ve Batı Şeria'daki kutsal mekanlara yönelik saldırıların sonlandırılması ile Lübnan ve halkına destek verilmesinin önemine" dikkat çekti.
Kral Abdullah, "Bölgenin, Gazze'ye yönelik Siyonist varlığın bir yılı aşkın süren savaşı nedeniyle dayanılması zor bir trajedi yaşadığını" ifade ederek, "Gazze üzerindeki ablukayı kaldırmanın, Batı Şeria’daki gerginliği durdurmanın ve Lübnan’ın egemenliğini desteklemenin barış için şart olduğunu" vurguladı.
Ayrıca, "Gazze'ye yardımların ulaşması için somut çabalar görmek istediklerini" söyleyerek, "insani yardımların ulaştırılabilmesi için bir insani yardım koridorunun açılması" çağrısında bulundu.
Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah es-Sisi, "Gazze, Batı Şeria ve Lübnan'a yönelik Siyonist saldırılarının bir yılı aşkın süredir uluslararası toplumun sessizliği eşliğinde devam ettiğini" belirterek, "bölgenin ve dünyanın geleceğinin bir yol ayrımına geldiğini, Gazze ve Lübnan’a yönelik saldırıların artık kabul edilemez olduğunu" ifade etti.
Sisi, "güvenlik ve istikrarın sağlanmasının temel şartının, 1967 sınırlarına dayalı başkenti Kudüs olan bağımsız bir Filistin devleti kurulması olduğunu" vurgulayarak, "Filistin davasını ortadan kaldırmaya yönelik tüm planlara karşı duracaklarını" söyledi.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Netanyahu hükümetinin bir yandan İran ile askeri gerilimi tırmandırmaya, diğer yandan Lübnan’a yönelik saldırılarına devam ettiğini" belirterek, "Filistin’de soykırım yapanlara karşı önlem alınması yönündeki çabaların sürdürülmesinin önemine" vurgu yaptı.
Erdoğan, "Siyonist varlığa silah ambargosu uygulanmasının ve Siyonist varlık ile ticaretin durdurulmasının son derece önemli olduğunu" ifade ederek, "Gazze ve Lübnan’a yönelik saldırılar sona ermezse Siyonist Varlığın uluslararası alanda izole edilmesi gerektiğini" söyledi.
Ayrıca Erdoğan, "Siyonist varlığa yönelik yeni ticari kısıtlamaları devreye aldıklarını ve saldırılar sona ermezse daha fazla kısıtlama getireceklerini" belirterek, "Gazze’ye insani yardımların ulaştırılması için acil çözümler bulunmasının zorunlu olduğunu" vurguladı.
Lübnan Başbakanı Necib Mikati, "Lübnan’ın benzeri görülmemiş, tarihi ve hayati bir kriz yaşadığını" belirterek "Lübnan’ın tüm uluslararası normlara aykırı olan aleni bir saldırıya maruz kaldığını" ifade etti.
Mikati, "Siyonist varlığın Lübnan’a ve egemenliğine yönelik saldırılarının hesap sorulmadan devam edemeyeceğini" belirterek, "Siyonist saldırısının Lübnan’da ciddi insani kayıplara yol açtığını ve 1.2 milyon insanın evlerini terk etmek zorunda kaldığını" açıkladı. Lübnan devleti ve kurumlarına destek çağrısında bulunarak "insani yardımların gönderilmeye devam edilmesi gerektiğini" vurguladı ve "Siyonist saldırısının derhal durdurulması gerektiğini" söyledi.
Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ise, "Bir yıldır süren bu zulmün sona ermesi gerektiğini belirterek geçen yıl bu saldırıların durması çağrısında bulunduklarını ancak bunun yerine Filistin ve Lübnan’da daha fazla şehit ve göçmen olduğunu" ifade etti. Esad, "Gazze’ye yönelik saldırının durdurulmasının ve sivillerin korunmasının zorunlu olduğunu" vurgulayarak, "önceliğin şu anda katliamların, soykırımın ve etnik temizliğin durdurulması" olduğunu belirtti.